2 Temmuz 2018 Pazartesi

Sınavlar.... Sınavlar...

Geçtiğimiz haftasonu "Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı" yapıldı.

Benim zamanımda ÖSS, ÖYS olan sınavların adı; TYT ve AYT olmuş durumda...

Değişen bir şey var mı?
Yok elbette.

Benim girdiğim sınavlar olan "Öğrenci Seçme Sınavı" ve "Öğrenci Yerleştirme Sınavı"nın yerini "Temel Yeterlilik Testi" ve "Alan Yeterlilik Testi" almış...


Adına "Sınav" demediğimiz için daha iyi bir sistem olduğunu mu düşünüyoruz? Ben çok çözemedim doğrusu...
Kaldı ki zaten geleceğini belirlemek için çıkılan yolda sınav sonrası yeterli puanı alamayan gençlere "Temel Yeterlilik Testini ya da Alan Yeterlilik Testini geçemedin!" demek bence daha da travmatik.
Düşünsenize "Yeterlilik Testi"ni geçemezseniz nasıl hissedersiniz ?
"Yetersiz" 
Peki gerçekten öyle midir?
Elbette hayır.

Adının ne olduğundan çok, yüksek öğrenim görmeye istekli bireylerin girdiği bir yarış olduğunu unutmamamız gereken bir dönüm noktası...

Dolayısıyla bence, Yüksek Öğretim Kurumu Sınavlarına dönemin YÖK Başkanlarının adını bile verseler olur. Hatta her yıl değişen eğitim sistemimizde daha kalıcı olması adına dönemin Milli Eğitim Bakanlarının adlarını da Lise Giriş Sınavlarına vermekte fayda var. 

İşin şakası bir yana, aslında ben eğitim sisteminde sınavların olması gerektiğine inananlardanım. Çünkü hayatın her aşamasının zaten sınav olduğunu düşünüyorum...

Dolayısıyla sistemde olmaması gereken sınavlar değil...
Gereksiz sınav stresidir olmaması gereken.
Sınavları abartmak...Sınavları hayatın merkezine oturtmaktır yanlış olan.
Sınavlar bireylerin kendini daha iyi yetiştirmesi, daha çok başarıyı hedeflemesi için, başarıya giden yolda ivme kazandırmak için araç olmalıdır sadece...
Sonuçları da, elbette hak edenin kazanması olmalıdır.
Özellikle meslek seçimine giden eğitim sistemi, bir süreç olarak işlemelidir. 
Sınavlar da bu süreç içinde doğal bir akış olarak uygulanmalıdır...

Kaldı ki meslek seçimi konusunda yeterli bilgi sahibi olma şansı tanınmayan bireylerin iki aşamalı sınavlarla meslek sahibi olmasını bekliyor olmak da ayrı bir konu...
Sistemi ne kadar değiştirirsek değiştirelim kendimizi kandırmanın bir anlamı yok.
Yıllardır; sınav sonuçlarına istinaden yapmak zorunda kalacakları meslek tercihlerine, sırf boşta kalmasın diye yerleştirilecek pek çok genç yetiştiriyoruz...
Bir şekilde mezun oldukları üniversitelerden aldıkları diplomalarda yazan mesleklerini; severek, isteyerek, mutlu bir şekilde yapmalarını beklemek de konunun diğer boyutu...

Ama ne yazık ki durum bu...
Düzelmez mi? Düzelir elbet.
Çözülmeyecek kadar karmaşık mı? Değil.
Önemli olan her zaman ki gibi niyet ve zihniyet...

İşte o iyi niyetlerin nihayete erdiğini göreceğimiz günlere kadar gençlere tavsiyem:
Hayat iyi ya da kötü sürprizlerle dolu...
Bir şekilde diplomasına sahip olduğunuz meslek, her şeye ve hatta size rağmen, sizindir. Bunu unutmayın!
Ve unutmayın ki, sahip olduğunuz mesleğe sahip çıkarsanız o da sizin hayallerinize sahip çıkacaktır...
Hedefiniz; mesleğiniz ne olursa olsun o meslekte iyi olmak olsun...
En azından bunun, yalnızca sizin elinizde olduğunu unutmayın...

Veteriner Hekim Dr. Ebru TONG






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hayvan Sahiplerine Yönelik Bilgiler

Hayvan Sahiplenmeden Yapabileceklerimiz