16 Temmuz 2018 Pazartesi

Yıllar sonra yeniden bir arada...


Ülkemizdeki siyasi yapılanmalarla birlikte değişim geçiren en son adları; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı olan iki önemli Bakanlık yeniden bir arada...

Tarım Bakanlığı adı ile kurulan yapı; zaman içinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı adı ile faaliyet göstermiş en sonunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmuş ...


Aynı süreçlerden geçen Orman Bakanlığı da Tarım teşkilatının yanı sıra, 2004 yılında Çevre Bakanlığı ile birleşmiş... Çevre ve Orman Bakanlığı olarak 2011 yılına kadar devam eden süreç sonrasında Bakanlığın adı Orman ve Su İşleri Bakanlığı olmuş...

Ve 2018 yılı Temmuz ayı itibariyle de Tarım ve Orman teşkilatı Tarım ve Orman Bakanlığı adı ile yeniden aynı çatı altında...

Bir Veteriner Hekim olarak 14 yılda üç farklı ad altında çalıştığım Bakanlıkların hepsinde farklı ek görev ve çalışmalar yapsam da en temel çalışma alanım her zaman Hayvanları Koruma Kanunu oldu... 

Yeni yapılanmada; Hayvanları Koruma Kanunu ve son dönemde aktif olarak çalışma şansı bulduğum yaban hayatı konularının yürütücüsü olan birim, Bakanlık Merkez teşkilatında Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü olarak yer almakta...
Ancak taşra yapılanmasını henüz bilmiyoruz...

Elbette Tarım başlığı altında yer alan sektörler çok çok önemli...
Çok çok karmaşık...
Ve o sektörde pek çok sorun çözüm bekliyor.

Ancak dilerim bu karmaşada ve her yeni yapılanmada olduğu gibi bu süreçteki güç gösterme çabaları arasında Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün ülkemiz ve geleceğimiz için önemi gözden kaçmaz...

Doğa Koruma ve Milli Parklar denilince herkesin aklına pikniğe gidilen tabiat parkları, tatilde gezilen Milli Parklar ya da korunan alan statüsü olan doğal güzellikler gelir...
Elbette bu yanlış değildir...
Ama Doğa Koruma ve Milli Parklar sadece bunlardan ibaret değildir...

Yıllardır hemen hemen her konusunda görev aldığım Doğa Koruma ve Milli Parklar en az Tarım sektörü kadar kıymetlidir...

Doğa Koruma ve Milli Parklar mevcut mevzuat doğrultusunda;
- Hayvan hakları ve refahı demektir
- Hayvan hakları ve refahı kapsamında halk sağlığı ve insan hakları demektir
- Dünya genelinde nesli tehlike altında korunan, hem maddi hem de manevi çok ama çok değerli, hayvan ve bitki türleri demektir 
- Biyoçeşitliliktir, biyokaçakçılıkla mücadele, dolayısıyla uluslararası prestij ve statü demektir
- Artan insan nüfusu ile birlikte, aslında onlarsız olamayacağımız yaban hayatının ve tüm doğal kaynakların güvencesi demektir
- Tüm bu kaynakların koruma kullanma dengesi, bugünümüzde kâr ve gelir elde edebilirken geleceğe de iletebileceğimiz tükenmez kaynakların yönetimi demektir
- İthalat demektir, ihracat demektir
- Av ve yaban hayvanlarının üretimi ile başlayan, kolleksiyonculuk, avcılık, gıda amaçlı tüketicilik gibi pek çok sektörde var olmak demektir
- Evcil ve süs amaçlı yetiştirilen hayvanlar ve bunların ticareti ile ilgili giderek yaygınlaşan sektör demektir
- Çok çeşitli canlı ekosistemlerine, hiçbirşey yapmaksızın, sahip olmanızı sağlayan uluslararası katma değerinizi artıran sulak alanlar demektir
- Kuş gözlemciliği, doğa fotoğrafçılığı, kampçılık, doğa sporları, turizm faaliyetleri ile maddi değer katabileceğiniz tüm ülke varlıklarımızdır
- Öylesine durduklarında bile yok etmediğimiz sürece yarar sağlayabileceğiniz tüm doğa güzelliklerimizdir
- Ve tüm bunları gelecek nesillere taşıyabilmek için verilecek eğitimler, yapılacak yasal düzenlemelerdir...
Kısaca "Yaradandan ötürü yaradılanı sevdiğimiz herşey; Doğa Koruma ve Milli Parklardır"...

- Doğa Koruma ve Milli Parklar;
İsim koyduğumuz Akdeniz Foku Badem'den adlarını hiç bilmediğimiz işkenceye maruz kalmış sahipsiz kedi, köpeklerimize, 
Elektrik direklerimizdeki leyleklerden sahillerimizdeki Caretta carettalarımıza, 
Kuşadasında tatil fotosu karelerine giren yaban domuzlarımızdan petshoplardaki papağanlarımıza, 
Spil'de Yılkı atlarımızdan İzmir'deki fayton atlarımıza,
Avcılarımızdan hayvanseverlerimize,
Av ve yaban hayvanı üreticilerimizden deri vb. ürün ihracatı yapan firmalarımıza,
Hayvan bakımevinde bir yavru köpeği besleyen gönüllülerden yaralı yaban hayvanlarını tedavi eden Veteriner Hekimlere,
Tabiat parklarında ruhunu dinlendiren vatandaşlarımızdan korunan alanlara statü belirlemek için çaba sarf eden bilim insanlarımıza, 
Bir sokak kedisine su veren komşu kızından doğal yaşam parkında fotoğraf çeken oğlumuza kadar,
Tüm kamuoyu ve kamuoyu vicdanıdır...

Doğa Koruma ve Milli Parklar bir Genel Müdürlükten çok daha fazlasıdır...

Kendim ve mesleğim adına, emek verdiğim 14 yılın sonunda; Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüzün faaliyet alanlarını yönlendiren yasal düzenlemelerin çok ama çok önemli olduğunun farkına varılan, çok kıymetli doğal varlıklarımızla dünya çapında faaliyetlere imza atmaya muktedir bir yapılanma diliyorum...


Veteriner Hekim Dr. Ebru TONG


2 yorum:

Hayvan Sahiplerine Yönelik Bilgiler

Hayvan Sahiplenmeden Yapabileceklerimiz